GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) KARACİĞER YAĞLANMASI
Gebeliğin akut yağlı karaciğeri (GAYK) (Acute fatty liver of pregnancy, AFLP) denilen hastalık hamilelik sırasında görülen nadir ama ciddi hastalıklardan birisidir. Gebeliğin özellikle son aylarında 30. haftadan sonra doğuma kadar veya nadiren doğumdan sonra lohusalık döneminde görülebilmektedir. Yaklaşık 10-15 bin gebelikte bir görülen nadir bir durumdur. İkiz gebeliklerde, ilk gebeliklerde ve bebeğin erkek olduğu gebeliklerde daha sık görülmektedir.
Belirtiler:
Halsizlik, yorgunluk, sarılık, kaşıntı, bulantı, karın ağrısı gibi belirtiler görülebilir. Hastalığın şiddetli olması durumunda anne hayatını tehlikeye atabilecek komplikasyonlar gelişebilmektedir. Maternal mortalite %10-20 civarında, fetal mortalite %20-40 arasında değişmektedir. Pıhtılaşma bozukluğuna bağlı mide-barsak kanamaları meydana gelebilir. Beyin ödemi, ensefalopati ve böbrek yetmezliği, DİK gibi komplikasyonlar oluşabilir.
Teşhis:
ALT ve AST gibi karaciğer enzimlerinde yükselme saptanır. Biluribin düzeyleri yükselir. Karaciğerdeki hasar nedeniyle pıhtılaşma faktörleri üretimi bozulur ve pıhtılaşma (koagulasyon) bozukluğu meydana gelebilir. Trombositopeli sık görülür. Böbrek fonksiyon testlerinde bozulma meydana gelebilir. Protrombin zamanında uzama görülür. Tansiyon yüksekliği nadiren olabilir, genelde tansiyon normaldir. Bazı hastalarda portal hipertansiyona bağlı asit meydana gelebilir. Hipoglisemi meydana gelebilir.
Ultrason ile karaciğerde yağlanma olduğu izlenir. Karaciğer biyopsisinde de yağlanma izlenir ancak pıhtılaşma bozukluğu meydana gelen hastalarda karaciğer biyopsisi yapılamaz. Her zaman biyopsi yapılması tanı için şart değildir. Karaciğerde yağlanma izlenen her gebe "gebeliğin akut yağlı karaciğeri" olduğu anlamına gelmez, başka nedenlere bağlı da karaciğerde yağlanma gelişebilir.
Hepatitler ve HELLP sendromu gibi diğer karaciğer hastalıkları ile ayırıcı tanı yapılması gerekir.
Tedavi:
Gebeliğin akut yağlı karaciğeri doğum gerçekleştikten sonra hızla gerileyen bir hastalık olduğu için tedavide genellikle bir an önce gebeliğin doğum ile sonlandırılması tercih edilir. Bu nedenle sıklıkla erken doğum gerçekleşmesine neden olur. Doğumun hızla gerçekleşebileceği veya spontan başladığı durumlarda normal doğum da mümkün olabilir ancak sıklıkla sezaryen gerekmektedir acil doğum için. Kan transfüzyonu ve pıhtılaşmanın düzeltilmesine yönelik tedaviler sıklıkla gerekir. Koagulasyon bozukluğundan dolayı doğum sırasında aşırı kanama riski olabilir.